Nefes nedir ?

Oksijen alıp karbondioksit vererek bedenimizde enerji üretişimizi ifade eden ‘‘solunum’’ ile eş anlamlı olduğu sanılsa da, ‘‘Nefes’’; bu tanımı da kapsayan daha geniş bir anlamı ifade ediyor.

Nefes pek çok kültürde, dilde ve kadim öğretilerde, ruh, öz, tin ile eş anlamlı ya da bağlantılı olarak tanımlanır. Nefesimiz; ruhumuzla, zihnimizle, bilinçaltımızla ve tüm yaşamla olan bağlantımızın, kendi içimizde yer alan parçasıdır.

Nefes, bizim yaşam kaynağımızdır.

Neden nefesi yaşam kaynağımız olarak tanımlıyoruz? Çünkü, hem dünyaya ilk gelişimizde nefes alarak yaşama başlıyoruz, hem de bedenimizin varlığını sağlıklı şekilde sürdürmek için ihtiyaç duyduğu enerjinin %75 ini, nefes alarak üretiyoruz. Nefes alış-verişimizi gerçekleştiren solunum sistemi, otonom yani kendiliğinden çalışan bir sistem. Ve biz her gün farkında bile olmadan ya da çabalamadan ortalama 20 bin nefes alıp veriyoruz.

Peki yaşam enerjimizin çoğunu bu kendiliğinden aldığımız nefesler karşılıyorsa, gerçekten bunu hissedebiliyor muyuz? Yani bedensel ve zihinsel olarak kendimizi tam olarak sağlıklı, zinde ve yaşam enerjisi ile dolu hissediyor muyuz? Muhtemelen yanıtınız hayır olacak çünkü yapılan araştırmalara göre dünya nüfusunun yaklaşık %80 i, %30 kapasite ile nefes alıyor. Yani %100’lük nefes kapasitesinin %30 unu kullanıyor.

Bu da demek oluyor ki, eğer nefes bizim yaşam kaynağımız ise; %30 kapasite ile limitli bir şekilde nefes aldığımızda, yaşamı da limitli bir şekilde yaşıyoruz. Aynı zamanda limitli nefes alışkanlıklarımız ve nefes kapasitemiz ile yaşamı nasıl algıladığımız ve nasıl yaşadığımız, muazzam bir paralellik ve etkileşim gösteriyor.

Bu da bize, nefesimiz üzerinde farkındalıkla çalışarak;

hem kendi ruh-beden-zihin bütünlüğümüzü ve parçası olduğumuz tüm yaşamla olan bağımızı fark edebilme, hem de bedenimizi ve zihnimizi iyileştirebilme gücünü veriyor.